Bu kadar ince bir kitap elimde nasıl bu kadar uzun süre kaldı anlayamadım.
Başlayınca da yarım bırakmayı sevmiyorum.
Sanırım yanlış bir kitap seçtim bu sefer.
Elif Şafak'ın ilk "Aşk" kitabını okudum.
Bir kaç noktasında beni hayal kırıklığına uğratsa da genel olarak zevkle okuduğum bir kitaptı.
Ama Mahrem...
Mahrem konusunda aynı fikirde değilim.
Hatta son 20 sayfanın güzelliği bile kitabın hafızamdaki yerini değiştirmedi.
Kitap başından sonuna kadar birbirinden bağımsız hikayelerden oluşuyor.
Ama şunu inkar edemem tabi ki
Sonunu yani hikayeleri birbirine muhteşem şekilde bağlamış ki.
Pat diye donup kalıyorsunuz.
Dedim ya İşte ne oluyorsa o son sayfalarda oluyor.
Yine de öylesine okudum ve bitirdim.
Ben pek hayal olduğunu belli eden kalemlerden hoşlanmıyorum.
Sanırım biraz daha mantık yönüm ağır basıyor.
Benim için çok çok fazla hayal ürünü anlatıma sahipti.
Zaten yapmayı sevmediğim şeylerden biri,
Yorumları okuyup kitabı almak.
Ama bu kitapta bunu yaptım. Önce yorumları, okuyanların fikirlerini okuyup öyle aldım.
Ve yanıldım...
O yüzden kitap alırken. Biraz kapağına, biraz arka kapağına
Bolca da hislerime bakıyorum.
Ve hoppp, satın alıyorum.
Kitabı elime alınca bana hissettirdikleri yetiyor onun benim olmasına.
Ve bir daha böyle bir hata yapmayacağıma
kendime söz veriyorum.
O yüzden bu postum da kitapla ilgili çok bir şey anlatmayacağım.
Yukarıda okuma hallerimi görüyorsunuz. Genel olarak oyalanacak hep bir şeyler almışım kitabın yanına.
Dedim ya beni; benim istediğim gibi saramadı bu "Mahrem"
(İşte o yüzden; Okuma yönünüzü hisleriniz belirlesin...)
Sevgiyle!